Bugun...
Kadınlar da Erkekler Gibi...


Fakir Yılmaz Yazıyorsam Sebebi Var
fakiryilmaz323@hotmail.com
 
 

Öncelikle bende her erkeğin yaptığı yalakalığı yaparak, Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilen 8 Mart'ı şimdiden hatırlayıp, tüm kadınların günü olarak ilan edilen o günün ve tüm günlerin kadınlara olduğu gibi erkeklere de mutlu bir gün olmasını umuyor ve diliyorum.

Her 8 Mart resmi ya da gayri resmi günlerde hatırlananlar gibi devletin en üst makamından en sade vatandaşına kadar herkes öyle ya da böyle bugünü yani 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlama yarışına girer.
Ve benim de içinde bulunduğum erkekler kadınlardan çektiklerini bir kenara itip, anamız, eşimiz, bacımız, kızımız, sevgilimiz olan kadınlara methiyeler dizeriz.
Bu yazıyı okuyanlar gibi bugün hemen herkes öyle ya da böyle 8 Mart'ı hatırladığını ve 365 günün 364 günü değil de o gün ,8 Mart'ta kadına yönelik ya hazır al yapıştırlı bir mesajı ya da bir çiçek hediye etmenin rahatlığı içinde olacağız.
Kimimiz uzakta olan, kimimiz ulaşamadığı, kimimiz ise yanında olan kadınını çeşitli şekilde mutlu etmeye çalışacak.. Ama kimse kadınların da bir insan olduğunu ve biz erkeklerden daha zor insanlar olduğunu dillendirmeyecek, gündeme taşımayacak.
Ve biz erkeklerin olmazsa olmazları olarak gördüklerini dillendirip,  
Yani olmazsa olmaz denen kadınları birer melek, erkeklerin ise melek değil, şeytan yani erkekleri 'meşe odunu' diyerek suçlayan kadınları bugünlük baş tacı edeceğiz.
Çünkü gün onların, bugün onları yarın ve diğer günlerin hepsi biz erkeklerinmiş gibi..
'Babalar günü gibi biz erkeklerle ilgili günlerin neden 14 Şubat Günü gibi olmadığını, erkeğin olmadığı bir dünyada kadının ne kıymeti var?' diye sorulmadığı bugün, kadınları takdir edip duracağız.


Yemek yapmalarını sağlayan gıdaları, yaşamlarını idame eden tırları, gemileri yani namus denen kavramın güvenliği dahil sınır bekçiliği gibi askerliğin de içinde olduğu tüm zor işleri yapan erkeklerin yaptığını unutup, yaşanan olumsuzluklar da erkek gibi insan olan kadını hiç günahı, suçu yokmuş gibi suçlamayacağız.
Yani mahalle ağzıyla diyecek olursak bugün biz tüm erkekler kadınlara yağ yapacağız, yalakalık edeceğiz, hatta takla atacağız...
Ama erkeklerin ömrünü tüketen diğer önemli bir faktöründe kadın değil, erkeğin kendisinin suçuymuş gibi kıvransakta tüm erkeklerin kadınlardan çektiğini de dillendirme cesaretinde bulunacağız desem 'Aha işte erkeğin ta kendisi' denip, yine biz erkekler suçlanacağız...
Ayağı öpülesi, ilgi gördü mü erkeği cennete yollayan ananın, hiç biz erkekleri dövmediğini, kız kardeşin erkek kardeşi hiç üzmediğini, 'sevgilim' dediğimiz kadınların erkeğin 32 dişini söktürüp, cinnet getirtecek kadar germediğini, kandırmadığını hatta aldatmadığını ve kadınların Allah'ın en güzel kulları hatta lütfu olduğunu yalandan da olsa kabul edip, ses çıkarmayacağız.
Çünkü onların günü 8 Mart günü..
Olacakları 9 Mart ya da sonrasına mı bıraksak derken kadının da erkekler kadar insan ve erkekler kadar zor insanlar olduğunu saklamamak ve yaşamın sadece erkeklerce cehenneme çevrilmediğini padişahların, başkanların, başbakanların anaları, eşleri, sevgilileri dahil tüm kadınlar da bilmeli ve varsa günah o günahın sadece erkekte olmadığını da belirtmek gerçek anlamda insanlık değil mi?
Yani kısacası; Sanki yine biz erkeklerin ulaştığı uzayda da varmışlar gibi bugün, ninem, anam, eşim, kız kardeşim, sevgilim diyerek,  '8 Mart Dünya Kadınları Gününü' kutladığımız kadınlarımızın da birer insan olduğunu ve erkekler kadar sevaplarının yanında günahlarının da olduğunun belirtilmesi, masaya yatırılması, konuşulup, tartışılması gerekir diye düşünenlerdenim, yaşasın insanların birbirlerini mutlu ettiği günlerin çok olması dileğiyle... diyecektim ki kuruyan dudaklarımı ıslatmak için bir bardak suya uzanırken yazıma ara verip, facebooka bakarken sanaldaki tanımadığım bir takipçi kadın arkadaşım sanki beni hissetmişcesine bir yazıyı paylaşıp düşürüyordu ekranıma..
Bu kadar da tesadüf mü dedirten aşağıda ki yazı aslında üstte benim bir erkek olarak neyi anlatmaya çalıştığımı anlatmak istiyor gibiydi..
Gönül Bahçem isimli sanal sayfada paylaşılan ve narıelif imzalı o yazıyı alıp, yazıma eklerken erkeği anlamayan kadınların bu yazımı okumaya başlarlarken kızacaklarını, sona doğru geldiklerinde ise kızaran yüzleri ile aslında erkeğinde kendileri gibi bir insan olduğunu anlayıp, yutkunacaklarını hisseder gibiyim..
İşte okundukça erkek gibi anlaşılmasını umduğum o yazı..


Evlilik..
Bir kadın anlatıyor: … 

Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı… Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin bir zamanlar çok sevdiğim bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu. 
Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı. Sonunda kararımı ona da açıkladım: Boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak ‘niye?’ diye sordu. ‘Gerçekten belli bir sebebi yok’ dedim, ‘sadece yoruldum.’ 
Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki! Sonunda sordu: ‘seni caydırmak için ne yapabilirim?’ Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. 
Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu. ‘İşte mesele tam da bu’ dedim. ‘Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.’ ‘Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl’ olacak. Bunu benim için yapar mısın?’ Yüzümü dikkatle inceledi ve ‘Sana bunun cevabını yarın vereceğim’ dedi. Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu. 
Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı. ‘Sevgilim’ diye başlıyordu, ‘O çiçeği senin için koparmazdım’ Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim. ‘Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.’ ‘Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.’ ‘Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.’ ‘ ‘Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.’ ‘Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.’ ‘Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım birtanem.’ 
Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu. ‘Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lütfen kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.’ Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi. Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. 
O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.. Bu gerçek aşktı. İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz. 
Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil… Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz…. Ama hep oralarda bir yerdedir. Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır. Hayat tam da böyle bir şeydir...
#narıelif



Bu yazı 1477 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

BUGÜN ULUSAL VE YEREL GÜNLÜK BİR GAZETE ALDINIZ MI?


YUKARI