Her Eylül sonsuz sevinçtir bize.
Tek evladımızın hanemizi teşrifini;
o telaşlı 7 Eylül sabahını hatırlatır.
‘Eylül’de gel’ der bir şarkı, böylesi bir Eylül’ün 7’si sabahı gelmiştin.
Hazan ayıdır Eylül, Nazım’ın dediği gibi ‘geldik gidiyoruz’un hüznüdür’ de aynı zamanda.
Bizim hüznümüz sana bahar olsun her daim, baharın hiç bitmesin.
Her Eylül okul telaşı değil midir?
Lisans eğitimini tamamlayalı o telaşı da yaşayamıyoruz artık.
Yaşlanıyoruz vesselam.
Eylül sarıdır turuncudur,
yaprak dökse de bir yanımız bahar ve bahçemizde hep sen varsın.
Önünde koskoca bir yaşam var, doyasıya ve keyfince yaşa.
Virginia Wolf, “Ne hoş güzelliği vardır hafif adımlarla dünyadan gülümseyerek geçenlerin. Kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin” demiş.
Biliyoruz ve eminiz ki, hafif adımlarla ve gülümseyerek bu dünyadan gelip geçenlerden olacak, iz bırakarak, hayırla yad edilerek, unutulmayarak yaşayacaksın.

Yakışıklının ihtiyarlığı da yakışıklı olur unutma.
Her dem taze, her dem canti, her dem yakışıklımız, bak Hatayi atamız ne demiş;
Hatâyî al çağında,
Hak gönül alçağında,
Yüz bin Kâbe'den yeğdir,
Bir gönül alçağında.
Başka söze hacet yok sanırım.
Doğum günün kutlu olsun, seni çok seviyoruz.
İşte bu yüzden Eylül ‘ler sonsuz sevinçtir bize.
Sen her 7 Eylül’de yeniden gel, sevinç getir bize.
Kocaman ve güzel gözlerinden öpüyoruz.
Nazım’ca söylersek;
Hoş geldin!
Biz bıraktığın gibiyiz, ustalaştık biraz daha taşı kırmakta, dostu düşmandan ayırmakta.
ANNEN VE BABAN…