26 yıl önce 4 Nisan'da hayata göz yuman MHP'nin kurucusu Türkeş’in kızı İyi Parti’den, oğlu AK Parti'den, Özal’ın oğlu CHP’den, Baykal’ın kızı Ak Partiden, DSP’nin tek kalmış başkanı ve babası Erbakan’ın çok kızdığı Ak Partiden oğlu, Ülkü Ocakları Eski Başkanı CHP’den diye uzatabileceğimiz siyasi arenada çok ciddiye alınmayan, bir de Kılıçdaroğlu kardeşi vakası vardı...
Evet başta A Haber olmak üzere havuz medya denenlerin bile ciddiye almadığı o kardeş rahmetli olduktan sonra kısa sürede unutuldu gitti.  
Tabi bu arada Öcalan'ın unutulmayan bir kardeşi de vardı demiyorum çünkü vardı ve her seçim döneminde gündeme geliyor, tartışılıyor ve her seçimde konuşuluyordu ve HDP ile iş birliğine gitmekle suçlanan muhalefetin mevcut iktidara 'Siz de Öcalan'ın kardeşini TRT'ye çıkardınız' diye konuşulmaya devam ediyordu.
O da öldü ama Kılıçdaroğlu’nun kardeşi gibi unutulmasa da seçimden seçime manşetlere çekiliyor, şimdi nereye gömüldüğü bilinmeyen Öcalan’ın kardeşi...
Yukarıdaki örneklere baktığımızda "Alimden zalim doğarmış" sözünü anımsatıyor insana...
Evet padişah olup ne kadar kardeşi varsa öldürtenlere kızarken, o padişahların bunu yapmak için dini alimlerden fetva aldığını da biliyoruz.
Ama Hz. Peygamber'in Veda Hutbesi'nde de belirttiği gibi, birçok hadislerde haksız yere adam öldürmenin haram ve büyük günah olduğu belirtilirken o dini alimlerin Peygamberin reddettiği ve girdiği savaşlarda düşmanı bile öldürmediği yaralayıp bıraktığı bilinirken,bu konuya nasıl bir yol ve bahane bulduklarını da sorgular, sorar dururuz.
Bilemiyorum ama zaman zaman yaşadığımız olumsuz durumlar karşısında hep seslendirdiğimiz bir hikâye aklımıza gelir ve biz kobuğ yiyen Ardahanlıların yaşadığı bölgede yaşandığını belirtip, hep anlatırız o hikâyeyi...
Çoğumuzun bu hikâyeye zaman zaman sığınıp, gülerken aslında ağladığı o hikâyeye bir bakalım mı?..

Adamın biri hakkın rahmetine kavuşur. Günahları ağır basmış olacak ki, cehenneme düşer. Cehennemde, yanlarında ülke adı yazan kocaman birer kazan, her kazanın başında da birer zebani varmış. Kazanda kavrulup duranlardan kazara başını çıkarabilen olursa, zebani elindeki dev sopayla onu aşağıya itermiş. Bir tek, yanında “kardeş” yazan kazanın başında zebani durmuyormuş. Bizim adam kendi kazanına atılmadan zebanilerden birine sormuş: “O kazanın başında niye zebani yok?” Zebani demiş ki: “Kardeşleri kendi hallerine bırakıyoruz, aralarından sivrilen olursa diğerleri onu hemen bacaklarından aşağı çekiyorlar.”
Ben bu hikâyeyi ve dost, eş, kardeş olarak bildiğimle yaşanan olumsuzlukları her duyduğumda hatırlar ve 'sanırım sistem böyle kurulmuş ve böyle gider, bu duruma sabretmekten başka alternatifimiz yok' deriz.
Ancak aslında bu yaşanan, yaşatılan sıkıntılardan ak düşen saçlarımızın biraz daha beyazladığını görür, her şeyi anlamamazlıktan geliriz.
Evet birilerinin kazdığı kuyulara hep kendilerinin düştüğünü de ve O karanlık kuyularında boğulanların kendileri boğulurlarken bizi de yorup, boğulma noktasına getirdiği, bunun da iki tarafa zaman kaybından öte bir şey kazandıramadığını da anlatamayız o kadar zebaniye...
İşte bunun en son örneği bir amalar siyah/Beyaz Kocaeli isimli günlük gazetede çıkardığım ve stres topu bir torunumun da yaşadığı, büyüdüğü Kocaeli'nde AK Parti'ye kaydını yaptıran CHP Genelbaşkanı, 6.'lı masa ve HDP/Yeşil Sol Partisinin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun rahmetli kardeşi Celal Kılıçdaroğlu değil miydi?
Bilmem ama benimde, senin de bu dertten çokça yanıp, yorulduğu şu dünyada hiç sevmediğim bir şey daha var.
Oda hepimizin er ya da geç mutlak çıkacağı kurtuluşu olmayan o tahtta (!) hocanın 'Nasıl bilirdiniz?' sorusuna hep bir ağızdan "iyi bilirdik" diyerek anlatmaya çalıştığım olaylara, yaşananlara, yaşanacaklara aslında kendimizin onay verdiğidir.
Ha bu arada bunu yapanların kendilerinin de bir şey olduğuna şimdiye kadar kimse şahit olmamış paçasına yapışıp, çektikleri cehennem de asıl zebaninin kendilerinin olduğunu anlamazlarken.
Örnek mi?
Bakın şöyle partilerin milletvekili listelerine ve zamanın çeperi dediğim sanalda o listelere yalakalık yapayım derken, karşıdakilerini, kardeşlerini kırıp, dökenleri görün...