Bugun...
GELMEYEN DENİZ...


Fakir Yılmaz Yazıyorsam Sebebi Var
fakiryilmaz323@hotmail.com
 
 

Yine aynı bölgede aynı Kent'e doğru yol alırken o saatlere yakın bir saatte çalan telefonumu açıyor ve tedirgin bir halde 'Alo' diyorum...  Çünkü aynı bölgede aynı Kent'te iken 'Alo' dediğimde, ‘yapma, ciddi misin durumu nasıl, doktor ne diyor?'  demiş ve dolan göz yaşlarımı, yanımdakilerden gizlemek için volkan gibi parçalanıp, ateşlenen yüreğime, soğuk su diye serpmeye çalışmıştım...
Ve duymak istemediklerimi hayra yorumlayıp, 'umarım düşündüğüm, aklıma gelen gibi değildir..' diyerek bir taraftan korkmuş, kolları yanlarına düşmüş bir şekilde çevremde bulunan, tedirgin gözlerle benden iyi bir haber almak için çabalayan aileyi 'ya sorun yok, basit bir baş dönmesi' diyerek sakinleştirmeye çalışırken, diğer yandan olayın ne kadar ciddi bir durum olduğunu düşünüp, kimi, nereyi arayacağımı titreyen parmaklarımı gezdirdiğim telefon rehberinde bir kurtarıcı arar gibiydim...
Ve her çalan telefonla yeniden gelen hiçte iyi olmayan haberlerle biraz daha umudumu yitiriyor, bu kez bu kentten, memleketim Ardahan'dan bir çok şey alan ve hala gölgesinden kurtulamadığımız O kente, kardeşim Deniz'i de bizden alan memleketim Ardahan gibi hep doktorsuz olan Kars'a nasıl müdahale edeceğimi, başka kentlerde olduklarını bildiğim ne kadar tanıdık doktor varsa uzmanlık alanlarını ayırmadan arıyor, beklenmedik bir zamanda aldığım tatsız haberi güzele, umuda çevirmeye çalışıyor hatta 'yok canım düşündüğün kötü şeyleri aklına getirme' diyerek kendi kendimi kandırıp, uyumak istiyordum…
Evet, bir yıl önce aldığım bir telefonun ardından yaşadığım bu durumu bana hatırlatan yine bir telefondu, beni derinden üzen şu an ki gibi yeniden ağlatan... Ve üzerinden bir yıl geçen o acı gün, hiç unutmadığım, unutamayacağım kardeşim Deniz'in aramızdan ayrılışının 1. yıl dönümü için bu kez benden gazeteyi hazırlayan Deniz gibi kardeşim olan Baran benden 'Abi günlük yazını atar mısın, gazete baskıya gidecek..' diyerek her gün ele aldığım yeni bir yazımı daha istiyordu.


Ve aynı bölgede aynı Kent'e doğru yol alırken bana son beşiğimiz, kardeşim Denizi hatırlatan o bakıldığında, seyrine dalındığında adeta çölde kalmış bir damla su arayan Bedevi misali her geçen gün kuruyordum. Ve o hep yanı başına gelip, uzun uzun seyrine daldığımızda önümüzde masmavi uzanan diğer adı deniz olan okyanus da kalmış, “Ufukta bir gemi ” diyerek bekleyen o benim gibi yalnız kalmış adadaki insan misali, olumlu bir haberi bekleyip durdum, 'belki yetişirim yine birlikte anlatacaklarımızla kahkahalarla gülerim' diyerek yeniden çıktığım yolda.. 
Ama o okyanusları oluşturan çöllere hayat veren yağmurlar gibi beklediğimiz bir yağmur damlası gibi bizi beklenmedik bir anda bırakıp giden Deniz gibi gelmemişti.
Ve aynı gün aynı bölgede başkent Ankara'da aynı kentte, bir zamanlar Siyah/Beyaz isimli günlük gazetemi çıkardığım ve Hatay başta olmak üzere 11 kent gibi yerle bir olan Kocaeli'ne doğru yol alırken yine bir telefon gelmişti. 
O bir gün geri gelecek diye hep beklediğim ama birçok sevdiğim gibi bir anda çekip giden ve gelmeyenler gibi acı veren 'Abi Deniz için bir yazı yazmadın mı?' diyordu kızlarım gibi sevdiğim denizin iki yavrusuyla bize emanet edip, bıraktığı gelinim Tuğba'nın beni yine ağlatan o sesi..
Nasıl yazarım, 'Gelmedi, gelmiyor Deniz.. 'diye hem de aynı gün daha birkaç ay önce evimin balkonuna konmuş ve iki yavrusunu bize hediye etmiş olan Kumruların her sabah uyandığımda deniz gören balkonumda uzun uzun bakıp teselli olmaya çalıştığım yavrularını alıp, kardeşim Deniz gibi biranda uçup, gittiklerini de yine bir telefonla öğrenirken...



Bu yazı 1291 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

BUGÜN ULUSAL VE YEREL GÜNLÜK BİR GAZETE ALDINIZ MI?


YUKARI