Hala adayını belirleyemeyen, HDP'nin 'Yavaş değil hızlıca doğru aday gösterirseniz yanınızdayız' dediği, 6 lı masa dereyi görmeden paçayı sıvamış saf gibi seçimi kazanmış havası içinde, yeni Anayasa ve yasaları ilan ettiği şu günlerde 'siyasette böyle şeyler olur' diyen Sisi ile merhabalaşıp, görüşen Erdoğan'ın dün kendisine demediğini bırakmayan Bahçeli ile bir araya gelmişse yeni bir barış sürecini başlatabileceğine de inanan bir gazeteci olarak güçlü bir genel af ile neden olmasın diyorum.
Evet, hala neden cezaevinde tutuklu bulunduğu bir türlü anlaşılamayan ve AHİM başta olmak üzere onca karara rağmen hala cezaevinde tutulan Selâhattin Demirtaş'ın 'silah bırak' çağrısının altına kalın bir kalemle imza atan bir gazeteci olarak diyorum ki; yaklaşan seçimin kan, revanla değil, barışla anılması için kime görev düşüyorsa herkes o görevi bu ülkenin güzel geleceği için yapsın.
Ancak başta İstiklal caddesinde patlayan bomba Suriye, Irak'a yapılan hava baskınları ve yapıldı, yapılacak denen kara harekâtı gibi adımların yarattığı atmosfer ile Ortadoğu gibi tüm doğu ve güney doğunun adeta fitili ateşlenmiş bir dinamit deposu olduğunu söylersek yalan olmaz.
Çünkü gerek bölgede bulunan meslektaşlarımızdan gerek ise siyasilerden aldığımız haberlere göre bölgenin hala devam eden ve çok istenen barış süreci gölgesinde için için kaynadığı, bunu gören iktidarın barışı değil, ard arda çıkardığı yeni anti güvenlik yasaları ve aldığı tomalarla bölge insanlarına göz dağı vererek önlemeye çalıştığını, ancak her an patlayacak yeni bir olayın kısa süre de ülkeyi saracağından korktuklarını belirtiyorlar.
Bunun sadece devlet tarafından değil, artık silah bırakması gereken PKK’nın da ortamı gerdiğinden yakınan bölge halkı barış sürecinin bir an önce şeffaflaştırılıp, ciddi adımlarla yeniden ele alınmasını önemle belirtiyorlar.
Evet, Demirtaş'ın son çıkışı önemli bir çıkıştır diyerek bu çıkışı her iki tarafın yani onu özel uçakla babası ve anasını görmeye götüren mevcut iktidar ve karşı taraf olumlu yönde değerlendirmeli ve bu ülke üzerinde oynandığı söylenen karanlık oyunlar öteleyeceği gibi bitirmese de yıllarca geriye öteleyeceğini bilmek gerekir diyorum.
Ve "Dışarıda olsam Kandil’e gider, ‘ya beni burada öldürün ya da silah bırakın’ derdim" diyen Demirtaş'a ve iktidara bende diyorum ki; Dışarıda olan bizlerde bu teklife hazırız. Demiştaş'ı bırakmıyorsanız bizi bırakın gidelim ve biz diyelim 'Ya bizi burada öldürün ya da silah bırakın' diyorum.
Barışmak gerek, affetmek gerek ve hep birlikte bu ülkede ölmek değil yaşamak gerek..