Bir gün önce hafta sonu yapılacak olan Türkiye Kent Konseyleri seçimi için çalışmalarını İstanbul'da yürüten Ardahan Kent Konseyi Başkanı ve Türkiye Kent Konseyleri dönem Başkanı Burak Taştan'ı görmek ve kendisine katkı sunmak adına uzun süredir gitmediğim Şişli'deyim.
Yeniden aday olan Taştan ile görüşüp, 'benim yapabileceğim bir şey var mı?' diye sorup, tatlı bir sohbetin ardından akşam saatlerinde de Emek ve Özgürlük ittifakının başını çeken HDP İstanbul İl Başkanlığının özel daveti üzerine gökdelenler diyarı denen ancak ak saçlı hemşerimin seçilmesinden bu yana adeta unutulan aynı Şişli'nin sınırları içinden geçen otobanın kenarında yaya olarak toplantıya giderken önce hurdacı ya da çöp merkezi sandığım ve fotoğrafladığım bir alanda kendimi buluyorum.
Onca eski, harabe bina arasından geçerken kendimi bir anda çevre yolunun yanı başında hayvan pazarı, otluklar ve kalakların olduğu Ardahan'ın da içinde olduğu Doğu'da, Güneydoğu'da sanırken buranın Şişli belediyesi gibi viraneye dönmüş hurda araçların çekildiği bir park olduğunu öğreniyor ve bu çirkinliği geçerken gökdelenlerin gölgesinde kalan ve bir türlü becerilemeyen kentsel dönüşümü bekleyen onca gecekondu misali bir okul karşıma çıkıyor.
Sahipsiz kalmış, yıkılmaya bırakılmış olan camı, penceresi kırık okul binasının yanından geçip, memleketim Ardahan'ın da aralarında olduğu Doğu ve Güneydoğu stk'larıyla bir araya gelen HDP'nin toplantısına katılıyorum.
Toplantıya katılan Hoç/Fd logosunun altında Çıldır Gölü fotoğrafı, Damal Federasyonun sadece adının öylesine asıldığını görüp, bu federasyolar adına kimlerin toplantıya katıldığını merak edip, dolaşırken uzun süredir göremediğim bir dostumu, kendisi gibi seçilip yerlerine kayyum atanan Siirt eski Belediye Başkanı olan şimdiki HDP eş Başkanlarından Tuncer Bakırhan'ı görüp, bir süre sohbet ederek, HOÇ/FED ve Damal Federasyonun yetkililerinin sunucu tarafından adları okunmadığı için toplantı bitmeden terk ettiklerini öğreniyorum.
Temsil ettikleri memleketi savunduklarını ileri sürüp, kaz ve saz gecelerinden öteye geçmeyen stk'lar arasında olan bu iki stk'mızın yetkililerinin sunucuya adlarını yazdırmadıkları gibi diğer stk yetkilileri gibi bir konuşma alıp, yapamadıklarını da görüp üzülürken, o uyumadan geçen gecenin sabahı yine erkenden kalkıp, yeniden yollara düşüyorum.
Şişli'deki toplantının ardından 2. davete, Gelecek Partisi İstanbul İl Başkanlığının toplantısı için bu kez son yerel seçimlerden sonra hemşo sermayesi yedikleri söylenen belediye başkanları arasında bulunan hemşerim doktorun 2 dönemdir belediye başkanı olarak başında olduğu Bakırköy ile Zeytinburnu arasındaki İBB tesislerine gidiyorum.
Bu toplantıya giderken de önce iddialar şeklinde gündeme getirilen ama iktidarın yıllardır üstüne alınmadığı, 5 yetmedi 11 maaş alan bürokratları kıskanan ihale karşılığı maşa, pardon maaşlı trollerin resmen ve resmen yakalandığı haberlerini kendimce yorumlayıp yol alırken, bu kez başbakanlığı döneminde bu trollerin baskısı altında kalanlardan olduğunu söyleyen Davutoğlu'yla birlikteyim.
Sağında kendisi gibi eski bir Ak Partili olan Selim Temurci, solumda ise mevcut iktidar partisinin ve ortaklarının il başkanlarından daha aktif bir o kadar özverili, yerel medyaya yakınlığıyla tanınan GELECEK PARTİSİ İstanbul İl başkanı İsa Mesih Şahin.
Salonda ise gazetecilik konusunda benden daha dertli olan onlarca meslektaşım ve o meslektaşlarımla adeta omuz omuza olan Gelecek Partisini İstanbul metropolde ayakta tutan ilçe Başkanları, kadın kolları ve gençlik ekibi.
Geride kalan' 10 Ocak çalışan gazeteciler günü' nedeniyle bir kahvaltı programında bizlerle bir araya gelen eski Başbakan, bakan, Akademisyen, uluslararası ilişkiler uzmanlığının yanı sıra Kılıçdaroğlu gibi mütevazi kişiliğiyle karşımıza geçen ve sorularımıza bütün samimiyetiyle cevaplar veren Gelecek Partisi Genel Başkanı Profesör Doktor Ahmet Davutoğlu son günlerde kendisiyle ilgili tartışmalara da noktayı koyuyordu. 'Ne yaparlarsa yapsınlar ama 6'lı masa iktidar olacak' diyerek.
6'lı masada bulunan ve Kürt sorunuyla ilgili olumlu çıkışlarıyla tartışılan eski dava arkadaşı yeni masa ortağı Babacan'dan daha da ileriye giderek Kütçe'yi başta Kürtler olmak üzere herkesin rahatça konuşacağını, konuşmanın yanında diğer tanınmayan diller gibi yasal güvence teminatını veren Davutoğlu Kürt sorunu dahil birçok sorunun 6'lı masada konuşulduğunu, kayıt altına alındığını belirtiyor.
İktidara geldiklerinde resmi ilanlar, banka, iş sektörü reklamları yetmez gibi uçaklara bindirilenler, gazetecileri de gözden geçirip, yeniden değerlendireceklerini ve 'yerel gazeteci, şehir gazetecisi, ulusal basın diye ayırım yapmadan ve haklarını yemeyen bir anlayışla basın ve medyanın daha özgür olmasını ve ekonomik özgürlüğünü sağlayacağız.' da diyen aynı Davutoğlu, başta troller olmak üzere havuzdan beslenenler boşuna beklemesin 6'lı masa dağılmayacak, iktidar olacak ve hakkı yenen milyonların içinde olan AK Partilierin de haklarının yenmeyeceğinin garantisi olarak kendi Başbakanlık sürecini gösteriyordu.
Beyaz toroslar döneminin yeniden getirilmek ve bu yolla iktidarda kalma hesapları yapanların Ülkücü Sinan Ateş'in öldürülmesi karşısında suskunluklarını örnek gösteren Davutoğlu, 'toplumu sindirerek yeniden seçim alacaklarını sananlar aslında kendi sonlarının geldiğini bilmelidirler.' diyordu.
Ve İstanbul trafiği gibi bir hayli yoğun geçen iki gün içinde kendi adaylarını çıkaracaklarını ve 90 dakika süren maçın henüz başladığını söyleyen HDP eş Başkanlarını dinleyip kahvaltı programına mevcut muhalefetin yani bir tarafta 6 lı masa ile birlikte hareket etmese 'olmaz' denen emek ittifakının stk larla yaptığı toplantıda gördüğüm ve gözlemlediğim tek şey vardı ki; o da 'iktidar olacağız' diyenlerin bir araya gelip aynı masada buluşamamaları halinde 'iktidar olacağız' demeleri ve bu önemli sözün havada kalacağı uykusuz kalan göz kapaklarım gibi daha ağır basıyordu.