Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hanak Köprüsüne Çin İşkencesi!

Yıllardır delinip, açılması beklenen Posof Ulgar Tüneline giden yolun üzerinde yapılan köprü bir türlü bitmeyince ayakları çürümeye başladı.

Çin’in Hunan eyaletlerine bağlayan otoyolun bir kısmında yer alan  ve Asya’nın 206 metre ölçülen en yüksek köprüsü Mozhaiwujiang Köprüsü’nün iskelesi bitme aşamasına gelirken, dünyanın bir diğer ucu olan Ardahan Hanak köprüsü yıllardır bitmeyi beklerken, yapılamadan çürümeye başladı.
Uzun süredir çalışmaların durduğu Posof Türkgözü (Badele) Gümrük Kapısına giden yolun güzergahında bulunan Ardahan Hanak yolu üzerinden kurulacak denen ve yıllar önce ayakları atılan köprü 10 yıla yakındır bitmeyi bekliyor. Köprünün üstünün neden yapılmadığını soran vatandaşlar yetkililerden kardan, kıştan, yazdan, güneşten ayakları çürümeye başlayan köprünün tamamlanmasını bekliyor.


Yıllardır bir tülü bitmeyen köprünün yapımı dolaysıya geçici olarak Altaş (Ur) Köyü içerisinde verilen ulaşımın trafik kazalarına neden olduğunu belirterek ulaşımında düzelmesi gerektiğini daha kötü kazalar olmadan biran önce yetkililerden çözüm bekliyorlar.
Çin’in Hunan eyaletlerine bağlayan otoyolun bir kısmında yer alan ve Asya’nın 206 metre ölçülen en yüksek köprü iskelesinin bitme aşamasına geldiği, kendi köprülerinin ise çürümeye terk edildiğine dikkat Ardahanlılar aynı zamanda Türkiye’yi Kafkaslara bağlayan yolun üzerinde bulunan köprünün ve bölünecek denen yolun ne zaman biteceğini sormaktalar.

Ur Köprüsü gerçek UR oldu!

Uzun süredir çalışmaların durduğu Ardahan Hanak yolu üzerindeki Altaş (Ur) Köyünün yanı başında geçen yolu bölen Kura Nehrini aşmak için ayakları 10 yıl önce dikilen köprünün üstünün neden yapılmadığını soran vatandaşlar köprünün köyün eski adı olan Ur gibi gerçek UR olduğuna dikkat çektiler.
Vatandaşlar Altaş (Ur) Köyü içerisinde verilen ulaşımın trafik kazalarına neden olduğunu belirterek ulaşımında düzelmesi gerektiğini daha kötü kazalar olmadan biran önce yetkililerden çözüm bekliyorlar.


Konuyla ilgili konuşan vatandaşlar; “Köprünün üstü neden yapılmıyor? Yetkililerden köprüyü tamamlamalarını istiyoruz. Burasıyla ilgilensinler. Köyün yolunda da trafik kazaları oluyor bu yollardan çocuklar, inek, köpek, kedi, kaz ve tavuk geçiyor. Daha kötü kazalar olmadan yetkililerden çözüm bekliyoruz.”

Hissedilmeyen hisler..

Sahada ‘gazeteci’ diye geçinenlerin bol olduğu ama haberin olmadığı bir memlekette bunları temsil ettiklerini ileri sürüp, onlarca dernek bir o kadar da cemiyetler kurulur.
‘Benim bir gözümü, Komşumun da iki gözünü birden kör et’. zihniyeti ile ayı sektöre hitap eden yan yana 20 bakkalın, karşı karşıya 10 marketin, ‘O yapıyorsa, bende yaparım’ denilip, kamyoncunun, kontörcünün, kargocunun gazete çıkardığı bir memlekette ‘haber nerede?’ diye sorulduğunda ise ‘Ya bu kadar küçük yerden haber mi çıkar’ savunmasıyla karşılaşırsınız..
Sülale derneklerinin bile kurulduğu bu memleketin insanlarının birbirini bu kadar sevmemesi, paçasından tutup çekmeye çalışması, gazeteci değil, jurnalcılıkla ortalıkta gezmesi ve en önemlisi işini hakkıyla yapanların önünü kesmek için devletin bazı kurum ve kişilerinin emriyle harekete geçerler ve suyu bulandıran kurbağalar gibi ortaya atılırlar..
Bu ve buna benzerlerle mücadele ettiğimiz bu memlekette birileri de her zaman olduğu gibi arkamızdan nal toplayarak, kıytırıktan kurduğu yeni dernekler, federasyonlar, cemiyetler ‘ne iş yapar?’ diye sormaz ve bunlara karşı yeni cemiyet kuranlara ‘ya mevcutu varken yenisi pardon kıytırıktan niye?’ diye tepki koymaz, küçük olsun, benim olsun derken kendilerinin de büyümediģini tam aksine küçüldüklerini fark etmeden ‘Böl, parçala yönet’ taktiğiyle tatmin olurlar..
Bunun en bariz örneğini yaşamış ve ‘ Her kentin var.. Eğer kentse Ardahan’ın da olmalı’ diyerek kurduğum, kurucu başkanlığını hala yaptığım Ardahan Gazeteciler Cemiyetinin kuruluş sürecinde ve şimdi adı, sanı anılmayan federasyon başkanlığını da yaşamıştım..
Evet bugün onlarca veterineri olmasına rağmen hala bir Veteriner Odası olmayan Ardahan adını taşıyan dernek, Federasyon kağıtlar üzerinde kurulsa da konfederasyonu olan Ardahan’ın bölünmüşlüğüne bakmak için 16 gazeteci olmadığını bu kentin merkezinde biri cemiyet, iki gazeteci, biri Ardahan’da Göle’de 2 Federasyonu, çoğunlukla cami ve cemaat olmak üzere 120’ye yakın dernek var.
Bunlarda, burunlarından kıl aldırmayan çok bilmişlerin
siyasette bu dönem yere değil, çamura çakıldığı İstanbul başta olmak üzere saat kulesini nereye diktikleri bilinmeyen, belediyelerin mahalle aralarındaki spor salonlarında lansman yapan batı kentlerindeki cep, tabela, sanallarındaki dernekleri, federasyon ve vakıfları da eklerseniz sayıları devam eden göç dolayısıyla nüfusu her yıl biraz daha azalan Ardahan’ın nüfusunu da geçer..

Ha bu arada tüm gazeteci geçinenleri de davet ederek kurduğum ve kurduktan sonra ‘Gazetecisiniz de bu adam kaç gündür Ardahan’da yok.. Haber nerede ey sözde gazeteci, cemiyetçiler.’ diye sorduğum Ardahan’da olduğu gibi İstanbul’da da kurulmasına katkı sunduğum derneklerden de bir haber alanınız var mı?
Alamazsınız..
Çünkü kursalar da, emrivaki kurdurulsalar da yapamazlar..
Çünkü Ardahan gibi yerlerde elamanı oldukları resmi kurum ve kişiler, batıda da bugünlerde seçim heyecanı yaşayan belediyelerin başındaki başkanları kulaklarına emredecek ki haber yapsınlar, cemiyet kursunlar..
Sonrada kaz, saz yetmedi benim gibi zavallı Kıroların daha doğru dürüst Türkçeyi öğrenemezken ‘Ula lansman nedir? diye sorduğu mahalle aralarında bulunan ve pazar kurulan kapalı alanlarda iki kişinin pardon 20 haydi biraz daha arttıracak olursa 200 kişinin bir araya geldiği büyüüüüük (!) toplantılar yapar ama küçükte olsa hiç bir etkisini hissetmeyiz.

DİĞER VİDEOLAR