Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Ardahan gibi nüfusu azalan İstanbul’da Ardahanlılar Siyasette olduğu gibi Nüfus’ta da yok!

Çadırlar geldi. Erzurumlulara ait Es adaş otobüs firması, Ardahan’dan günlük 4 araç çıkarıyor, Ardahanlı 5-6 firma günde 2 otobüs çıkaramıyor, bir çok firma otobüssüleri yolcusuz yatıyor. Belki inanmadınız ama öyle. Ekrem İmamoğlu’nun Ardahan Belediyesi için yaptırdığı otogarda bir yazıhane işleten abi söyledi bunu, bende haber yaptım. Kaynağın gözünü seveyim. Erzurum’lular Kars’lılardan ne istedi, ne aldı? Eski dönemlerde “mecburi istikamet” Kars’tan Erzurum’a gelenlere Erzurumlular; “aha çafırlar celdi, ula bunlar islamın sarti gac olduğunide bilmirler, küçük Moskovalı, gızıl gominizder, hem otuz alti hemi de düdd” diye alay eder, hatta trenden indirdikleri insanlara arapça okutup, okuyamayanı “ola çafırdır, enejitler bunlar” diyerek dövüyorlarmış. Döverler valla. Ramazan ayı içinde orucunu yiyenlerin dövüldüğü ilk şehirdir belki de Dadaşlar diyarı.!.. Peki:!? Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce Ruslara üç kez “karşı devrim” gerçekleştiren, Kars Kafkas Cumhuriyetini kuran Karslıların, ve yine aynı tarihlerde işgal altında olan Erzurumlularla nasıl bir rekabet içindelerdi? Rekabet yıllara bölündü, Erzurum bölge ilan edildi, gelişti/değişti Büyükşehir oldu. Bir kaç ilçesini Kars’tan aldı, bir çok ilçesi Kars’tan da büyük oldu. Kars ise, hain eller ile üçe bölündü. Ardahan yakın zamanda il olmaktan da düşebilir.. Aşırı göç veren Ardahan’da böyle bir potansiyel tehlike de var. Gelinen noktada Erzurum Kars’ı dövmüyor ama devlet hizmetleri önce Erzurum bölge müdürlüğüne daha sonra devletin uzak eli Kars, Ardahan, Iğdır gibi bölgesel olarak Erzurum’a bağlı olan illere “ondalık” şeklinde dağılıyor. Hem akıl Erzurum’da, hemde para. Hani bir söz var ya (yetimi dövene kadar, elbisesini yırt). Durum tamda öyle. Erzurum kar verir mi Ardahan’a, Kars’a? En basitinden ikisi özel, iki tanesinin projesi Kars’a yapılmış, dönemin Erzurumlu Sağlık Bakanı tarafından Erzurum’a yapılan 11 tane devasa devlet hastanesi var Erzurum’da. Karayolları hariç bütün bölge müdürlükleri Erzurum’da. Mesela Çevre Şehircilik. Erzurum’da bulunan bölge müdürlüğü, SİT alanı ilan edilen Çıldır Gölü kenarında bir çivi bile çakmana izin verir mi? Yada Anıtlar Kurulu vs, vs. Erzurum’da kış turizm merkezi, en yakın rakipleri Kars Sarıkamış’a, Ardahan Yalanızçam’a turizm altyapısını geliştirilmesine müsaade eder mi? Ankara’dan Kars’a gelen “Nostaljik Turistik Doğu Ekspresi” Erzurum’a uğramadan Kars’a gelebilir mi? Devlet Demiryolları hızlı treni Ardahan’a kadar uzatabilir mi? 5 Sınır Kapısı bulunan Iğdır, Ardahan, Kars’a Gümrük müdürlüğü kurulabilir mi? Lojistik, altyapı vs, vs. Potansiyel rakip gördüğü Kars ve Ardahan’a Erzurum analık gözüyle bakması doğal değil mi? Bilenler bilir, 2011 Dünya Üniversiteler arası kış Olimpiyatlarında Kars’ta iki metre kar varken Erzurum suni kar makinesi getirdi ama Olimpiyatın tek dalını Sarıkamış kayak merkezine vermedi. Diaspora böyledir, lobicilik, bölgecilik, milliyetçilik te böyledir. Bizim hain eller Kars’ı üçe böldü. Kars’tan üst akıllar ya öldü, ya da göçtü gittiler. Şimdi kökünden söktüğümüz ağacın dal uzatıp meyve vermesini bekliyoruz. Irkçılık hastalığına doğuştan hiç yakalanmadım, şöven değilim, ayrılıkçıya da karşıyım.. Diyeceksin niye? İŞTE ELE⁉️ Saygılarımla/Suat İncedere

Çadırlar geldi. Erzurumlulara ait

Devam eden göç dolaysıyla bugünkü nüfusu 92 bin 819 kişiye düşen Ardahan kendisi gibi ilk kez nüfusu azalan İstanbul’da ‘en çok yaşayanlar listesinde ilk 10’a giremedi. Geçen seçimlerde 39 ilçesinin 3’nün belediye başkanı olduğu Ardahanlının bu yıl siyasette yok sayıldığı gibi nüfus sıralamasında alt sıralarda yer aldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 31 Aralık 2023 itibarıyla İstanbul’un nüfusu, bir önceki yıla göre 252 bin 27 kişi azalarak 15 milyon 655 bin 924 kişi oldu. Türkiye nüfusunun yüzde 18,34’ini oluşturan İstanbul nüfusunun önemli bir bölümünün kütüğü ise başka illere kayıtlı.
Kilometrekareye düşen 3 bin 13 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek olan il İstanbul olurken nüfusa kayıtlı olduğu il İstanbul olup İstanbul’da yaşayanların sayısı 2 milyon 152 bin 878.

ZİRVEDE SİVASLILAR VAR, ARDAHAN YOK..
İstanbul’da yaşayanların memleketleri arasında 754 bin 327 bin Sivaslı ile Sivas ilk sırada yer alıyor. İstanbul’da ikamet eden Sivaslı sayısı, nüfusu 643 bin 283 olan Sivas’ı geride bırakıyor. Sivas’ın ardından 544 bin 60 ile Kastamonu ve 515 bin 544 ile Ordu geliyor.
Kütüğü başka şehirlerde olup İstanbul’da yaşayanların nüfusa kayıtlı oldukları iller arasında ilk 10’da Ardahanlılar yer almazken İstanbul’da en çok yaşayan diğer iller ise sırasıyla şöyle: Giresun (482.530), Tokat (478.587), Erzurum (450.286), Malatya (419.224), Samsun (415.022), Trabzon (411.065), Sinop (365.925).
TÜİK’in verilerine göre; Bayburt, 86 bin 47 kişi ile en az nüfusa sahip olan il olurken, Bayburt’u, 89 bin 317 kişi ile Tunceli, 92 bin 819 kişi ile Ardahan, 148 bin 539 kişi ile Gümüşhane ve 155 bin 179 kişi ile Kilis takip etti.
“Nüfus yoğunluğu en az olan il” verilerine bakıldığında ise TÜİK, bir önceki yılda olduğu gibi kilometrekareye düşen 12 kişi ile Tunceli olduğunu açıkladı. Tunceli’yi, 19 kişi ile Ardahan ve 21 kişi ile Erzincan izledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de ikamet eden nüfus 31 Aralık 2023 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 92 bin 824 kişi artarak 85 milyon 372 bin 377 oldu. Erkek nüfus 42 milyon 734 bin 71 kişi olurken; kadın nüfus ise 42 milyon 638 bin 306 kişi olduğu tespit edildi. Son verilerine göre, Türkiye’de toplam nüfusunun yüzde 50.1’ini erkekler, yüzde 49,9’unu ise kadınlar oluşturdu.

Tüylü: Yeni Refah ile Yeni Ataşehir

Pazar günü Gazeteci Fakir Yılmaz’ın hazırlayıp, uydu üzerinden yayın yapan ulusal tv TEMPO TV’de canlı olarak ekranlara gelen GAZETECİLERLE GÜNDEM adlı programa konuk olacak olan Yeniden Refah Partisi İstanbul Ataşehir Belediye Başkan Adayı Bülent Tüycü ‘Yeni Refah ile Yeni Ataşehir’ diyerek seçmenden oy istiyor.

Tüm yurtta olduğu gibi İstanbul’un 39 İlçesinin arasında en çok gelişen ve Anadolu yakasının Şişli’si olmaya aday olan Ataşehir’de yarışan adaylar arasında en iddialı isimlerden olduğu ileri sürülen Yeniden Refah Partisi’nin Belediye Başkan Adayı Bülent Tüylü Şehr-i Eminliğine soyunduğu Ataşehir ve çevresinde tanınmış bir isim.
Alışılmışın dışında bir belediye başkan adayı olarak öne çıktığı belirtilen, halkın içinden gelen ve halka hizmet anlayışını benimsediğini belirten Tüylü, Ataşehir’e milli görüş belediyeciliğini getirme hedefiyle yola çıkmış.
‘Yeniden Refah ile Yeni Ataşehir’ diyerek çıktığı bu yolda ahlaklı belediyecilik ilkelerini Ataşehir’de hayata geçirip, tüm Türkiye’ye taşımayı amaçladığını belirten Yeniden Refah Partisi Ataşehşr Belediye Başkan Adayı Bülent Tüylü’nün öne çıkan projeleri arasında, Ataşehir“in altyapısını güçlendirmek, sosyal hizmetlere ağırlık vermek ve çevre dostu uygulamaları hayata geçirmek bulunuyor.


YRP Adayı Tüylü aynı zamanda mahalle sakinlerinin katılımını sağlayacak etkili yönetim modelleriyle, Ataşehir’i daha yaşanabilir bir şehir haline getirmeyi hedefliyor.
Özellikle muhafazakâr ve merkez sağ kesimlerin seçmenin yanı sıra daha refah, yeni bir Ataşehir diyen seçmenin yoğunlaşacağı bir adres olarak belirtilen YRP İstanbul Ataşehir Belediye Başkan Adayı Tüylü, yürüttüğü seçim çalışmalarıyla ortaya koyduğu performansıyla bütün bu kesimlerin oylarını kendilerine çekmeyi hedefliyor.

100. Yıl Gazetecileri..

Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği (YGD) 1. Olağan Genel Kurul Toplantısı büyük bir katılımı ile gerçekleşti. Yavuz Yılmaz oy birliği ile başkan seçildi.
Gazeteciler Sosyal Sorumluluk Projeleri Derneği (GASSOPDER) Başkanı ve YGD Üsküdar Temsilcisi Yaşar Kaba’ın Divan Başkanlığını, Vergül Tan ve Yasemin Çağlayan’ın divan üyeliği yaptığı Genel Kurulda, tek liste ile seçime gidildi.
Yoğun katılımlı gerçekleşen Genel Kurul da Yavuz Yılmaz oy birliği ile başkan seçildi.
Genel Kurul, basın şehitleri adına yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından, İstiklal Marşının okunması ile birlikte başladı.
Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nin İstanbul Gazeteciler Federasyonu ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu’na katılımı oy birliği ile kabul edildi.
Yapılan seçimde ise tek liste ile seçime giren Yavuz Yılmaz, yapılan açık oylamada oy birliği ile Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği Başkanı seçildi.
Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği Başkanı (YGD) Başkanı Yavuz Yılmaz, Genel Kurul’a yaptığı teşekkür konuşmasında şu ifadeleri kullandı;
“Sevgili Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği üyeleri, değerli misafirler,
Öncelikle hepinizin burada olmasından dolayı çok mutlu ve gururluyum. Cumhuriyetin 100. yılında bu önemli derneği kurmanın gururunu yaşıyoruz. Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nin bu önemli gününde sizlerin desteği ve katılımı ile gerçekten güzel bir Genel Kurul gerçekleştirdik.
Bu vesileyle, beni Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği Başkanı seçmenize olan güveniniz için hepinize teşekkür etmek istiyorum. Bu sorumluluğu omuzlarım üzerinde taşıyacağımı bilmenizi isterim.


Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nin temel amacı gazetecilik mesleğini onurlandırmak ve meslek mensuplarının birliğini sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda derneğimiz her geçen gün büyümekte ve daha da güçlenmektedir. Sizlerin desteği ve katkıları sayesinde daha da ileriye gitmek için önemli adımlar atacağımızdan emin olabilirsiniz.
Gazetecilik mesleği günümüzde çok önemli bir role sahiptir. Haber almanın ve doğru bilgilere ulaşmanın en hızlı ve etkili yolu olan gazetecilik, demokrasinin temel taşıdır. Doğru bilginin toplumun aydınlanmasında ve yönlendirilmesinde ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunun farkındayız. Bu bilinçle, gazetecilik mesleği için çalışan herkesin haklarını korumak ve geliştirmek için el birliğiyle hareket edeceğiz.
Öncelikli hedeflerimizden biri, mesleğimizi icra eden gazetecilerin ekonomik ve sosyal haklarını korumak, çalışma şartlarını iyileştirmektir. Bunun yanı sıra, gazetecilik ilkelerine bağlı kalarak doğru, tarafsız ve güvenilir haberlere ulaşmanın kolaylaşması için çaba göstereceğiz. Eğitim çalışmaları, etkinlikler ve işbirlikleri ile gazetecilik mesleğini daha da yükseltmek ve geleceğine güvenle bakmasını sağlamak amacındayız.
Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği olarak üyelerimizin her konuda desteğine ihtiyacımız var. Sizlerin önerileri, fikirleri ve katkıları, derneğimizin başarısı için çok değerlidir. Her birinizi, derneğimizin çalışmalarına aktif olarak katılmaya ve derneğimizi güçlendirmeye çağırıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, sizlere bir kez daha Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği Başkanı olarak teşekkür ediyor, derneğimizin daha da büyüyüp güçlenmesi için birlikte çalışmayı dört gözle beklediğimi belirtmek istiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.”
Genel Kurul, görüş ve temenniler maddesinde, Demirhan Durmuş Çelen, Hüzün Yücel, Süleyman Hilmi Eren, Hikmet Aydoğan, Yalçın Bel ve Zafer Yılmaz’ın konuşmaları ile son buldu.

Yönetim Kurulu Üyeliklerine;
YAVUZ YILMAZ, ADNAN BULUT, DEMİRHAN DURMUŞ ÇELEN, ERDAL YAVUZ, HİKMET AYDOĞAN, ÖZNER BERBER, HÜZÜN YÜCEL, SÜLEYMAN AYDINALP

SÜLEYMAN HİLMİ EREN, YALÇIN BEL, ZAFER YILMAZ
YAŞAR KABA, C. ZÜLFÜKAR BİTİKÇİOĞLU, ÖMER ERDEM, GÜRHAN DEMİRTAŞ, KADER GÜR seçildiler.
Denetleme Kurulu Üyeliklerine;
NERGİZ SÜSLÜ, NİMET KARTAL MENCET, MEHMET EMİN AYDINALP
MAHMUT BOYDAK, TURHAN BAL, ERKAN SARIKAYA seçildiler.
Ayrıca, Turizm ve Gastronomi Komisyonu Başkanlığı’na Mehmet Birtek, Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanlığı’na Işıner Güngör, Basın ve Halkla İlişkiler Komisyonu Başkanlığı’na Hatice Alkış ve Ekonomi ve İş Dünyası Komisyonu Başkanlığı’na Oğuzhan Müezzino görevlendirildi.

Birliktelik İllaki Mezarlıklarda mı Olacak?

Sanırım sizlerde dikkat ediyor ve siz de benim gibi ‘keşke her gün seçim ve ölü olsa’ diyorsunuzdur… Çünkü başta cenazelerde olmak üzere insan topluluğun olduğu her yere damlayan siyasilerin bol kepçeden vaatleri gibi başta o siyasilerden başka zaman randevu alamayan, özel isteklerde bulunma fırsatı yakalamak en önemlisi de kendilerini göstermek cenaze törenlerini kaçırmadıklarına sıkça şahit olmaktayız.
Evet, yeni bir seçim öncesi sıça yaşanan bu manzaraların en sonuncusu geçtiğimiz yıllarda kayıp ettiğim bir yakınımı toprağa verdikten sonra bu yöndeki düşüncelerimi ele aldığım aşağıda ki yazıda anlatmaya çalışmıştım.
Gerçi bu yazıyı okuyanların hemen hepsinin benim bu anım gibi bir anısı var hem işsiz kalamamak için hala terk etmeye devam ettiğimiz memleketim Ardahan’da hem de doymak için doğdukları yerlerden göç edip, geldikleri İstanbul ve diğer batı kentlerinde bizzat bu tür anıları yaşarlarken..
İşte o anılardan biri de bizleri İstanbul’la tanıştıran, bir odalı evinde misafir eden, ekmeğini, suyunu bizlerle paylaşan ve geçtiğimiz yıllarda hayata göz yumup, giden Yakup Yılmaz amcamın başta Harziyanlıların (Şişka) olmak üzere birçok dost akrabanın İstanbul’a ilk geldiğinde ilk ve aylarca, yıllarca kaldıkları evin önünde gözlerimi yaşartırken, uzun uzun da düşündürmüştü.
Rodi abinin whatsApttan genç yaşta iki kardeşini kayıp eden bana attığı ‘Bıra’ adlı Kürtçe parçayı devalarca dinleyip, sessizce ağlamaya çalışıp, artık zor görmeye başlayan yorgun gözlerimde akan damlacıkları kimseye çaktırmamak için çocuk gibi sağ kolumla silerken onca sevdiğimizin ölümü gibi beni derinden üzen Yakup amcanın evine ilk geldiğimde bugün üzerinde geçmek için saatlerce trafikte kaldığımız 1. Boğaz Köprüsünün yapılıyordu.
Bölgede heyecan vardı, amcalarım, dayılarımın, akrabalarımın, köylülerimin hala yaşadığı, bugün her biri yetilin bir fert, makam sahibi olmuş çocuklarını tanımadığım Beykoz’da, Kavacık’ta, Rüzgarlıbahçe’de devasa kamyonlar gelip, geçerken bugün bir çoğumuzun unuttuğu, aklına bile getirip, mezarlıkta da olsa ziyaret etmediğimiz nice insanın emeği ile ilmik, ilmik örülen ve Boğaz köprüsü yani hala tartışılan darbe kalkışması ardından adı’15 Temmuz Köprüsü’ olarak değiştirilen o köprünün bölgeyi elit ve sizinkiler misali bizimkilerinde hala tapusu olmayan, gecekondular da otururken diğer taraftan boğaz manzaralı villalarla doldurduğu gibi İstanbul’u da güzelleştirmişti..
Evet, bugün hala kan ağlayan ülkeler arasına olduğu gibi daha dün komşu olan, kız, alıp veren aileler arasına sokulan fesat, nifaklar dolaysıyla köyümde yaşanan, hala devam eden göçü tetikleyen 4 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir kan davası sonucu hayata göz yuman Hamza amcamın yanı sıra Cemil amcalarımın da yıllarca çalıştığı o köprünün yapıldığı yıllarda ki gece kondular gitmiş yerlerine plazalar dikilmiş olsa da o yılların anıları her yerde ekmeğini, suyunu bizlerle bölüp, İstanbul’a tırnak tutturmamıza yardımcı olan rahmetle andığım Yakup amcanın evinin önünde de vardı…
Cenazesine gelenlerin büyük bölümünün Yakup amca ve onun gibi büyüklerin kendilerinde olan haklarını helaliğini almak için o İstanbul’a ilk geldiklerinde gördükleri, yaşadıkları evin önünde bir araya geldiklerini bir kez daha görürken bir şeyi fark ettim.
Ve üzüntüme yeni bir üzüntü katarak, uzun uzun düşündüm..
Bu düşünceli halim yer kalmadığı için ölen insanların üst üste gömüldüğü mezarlıkta da sürdü..


Çünkü gerek bir çoğumuzun anılarının yaşandığı evinin önünde gerekse Yakup amcamızı toprağa verdiğimiz mezarlıkta bir araya gelen Ardahanlıların, bugün nüfusu 20 Milyonu bulan İstanbul’da kayıp olmamak için ilk yıllardaki gibi bugün de bir birlerine tutunmaya devam ettiklerini de görüyordum..
Ama bir farkla..
Ya cenaze de ya da düğünde bunu yapmaya çalışmaları dışında başta siyasette, stk’da, güçlü bir lobicilik iddiasında bulunanları bu yöndeki fikirlerinde olmak üzere ihtiyaç duyulan başka yerde ayrılıyor, ayrılışıyordular..
Evet, birçok sevdiğimizi bizden alan ve bir gün bizi de kucaklayacak olan toprağı izlerken Yakup amcamın evinin önünde biriken, el ele, kol kola girip, hal hatır sorarak mezarlığa kadar birlikte giden Ardahanlıların o çok istenen ama bir muhtarları bile olmayan Beykoz’da olduğu gibi İstanbul genelinde yılladır oynan ayak oyunları ile başta siyasette olmak üzere bir türlü istenen seviyeye gelemeyen birlikteliği mezarlıkta olabiliyordu…
Yani derneklerin, federasyonların, siyasilerin, irili, ufaklı çıkar menfaatlerinin bir araya getiremediği kobuğ yemenin verdiği hainliğin, çekememezliğin etkisinin de olduğu bölüp, parçaladığı Ardahanlılar gibi insanların bir ölü, bir cenaze, bir düğünün bir araya getirmeyi başardığını görüyordum Allah rahmet etsin dediğim Yakup amcamın cenazesinde…
Benimde içinde bulunduğum batıda ki stk’ların her biri ayrı telden çalıp, bir araya getirmeye çalıştığı Ardahanlıların cenazelerde, düğünlerde ortaya koydukları bu samimiyetlerini nasıl olup ta derneklere, ‘Güçlü Bir Ardahan Lobisi’ oluşturma mücadelesi veren federasyonlara taşınabileceğini de bana düşündüren Yakup amcanın cenaze töreninde anladığım tek şey biz Ardahanlıların birlikte hareket etmesi için illaki ölü ya da düğün beklediğimiz gibiydi?
Bilmem ama bir dönem başında bulunduğum ve şu anda hem de bu seçim sürecinde esamesi bile okunmayan stk başkanlığım sürecinde ‘Acaba federasyonun merkezini mezarlığına mı taşısak?’ diye gülümseyerek ağlanacak halimize gülerken federasyon başta olmak üzere bu yönde ki oluşumların ölmemesi için, o oluşturulmak istenen Ardahan birlikteliğinin mezarlıklarda değil, insanlar sağken samimiyete geçtiğini anlamak yeter, artar bile..
Çünkü ne ölü haberine, nede cenazeye ihtiyaç olmaksızın Yakup amcamın evinin önün de ortaya konulan samimiyet insanlar hayattayken olsa daha güzel olmaz mı?
Bilmem ama sanırım biz insanlar değerleri kayıp etikten sonra daha iyi anlıyor, ağlıyoruz.
Ve mezarlıkta çıktıktan sonra o birlikteliği de çok kısa sürede hemen unutup, yeniden başa sarıp, giderken yeniden bir araya gelmek için ölü haberini beklerken sağ iken darmadağın oluyoruz gibi..