Reklam
Bugun...


ÇANAKKALE ! ARDAHAN DA DA DENİZ OLDU, COŞKUYLA KUTLANDI…
Öğrenciler Çanakkale’yi sergilediler.. Bir deniz zaferi olan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. Yıl dönümü tüm yurtta olduğu gibi denizden Bin 947 m yükseklikte bulunan Kafkaslara sınır kent, serhat Ardahan’da da coşkuyla kutlandı.

ÇANAKKALE ! ARDAHAN DA DA  DENİZ OLDU, COŞKUYLA KUTLANDI…

Ardahan'da Günün En son Haberleri İçin Bizi Takip Etmeye Devam Edin 
SÎZDE KONUĞUMUZ OLUN..

Gazeteci Fakir Yılmaz Cumartesi Günü Saat: 17.45'de de TEMPO TV'de Programa Başlıyor..

Her Cumartesi günü saat:15.45'de 

Ardahan’da ki programların ilki Şehitlik’te başladı. 
Buradaki programda Valilik, Belediye Başkanlığı, Garnizon Komutanlığı ve Şehit Aileleri Derneği çelenklerinin şehitliğe bırakılmasının ardından saygı duruşunda bulunularak, istiklal marşı okundu ve şehitler için saygı atışı yapıldı. 


Ardahan merkezde olduğu gibi 5 ilçesinde de çeşitli etkinliklerle kutlanan Çanakkale Zaferine protokolün yanı sıra Ardahanlılardan ilgi bir hayli büyüktü.

W'ye Özgürlük!..

Kendisiyle birlikte mücadele eden muhalefetin büyük bölümünü yanına alarak 13.Cumhurbaşkanı olma yolunda mücadelesine devam eden Kemal Kılıçdaroğlu'nun hem de kimileri için mücadele ateşinin yakıldığı zaman kimileri için ise bereketin diğer adı olan bahar bayramı olan Newroz etkinliklerinin kutlandığı bir zamanda HDP'yi ziyaret edip, TRT ŞEŞ yani TRT 6 Kürdi kanalı olan devletin KÜRTÇE denilince 'Bilinmeyen bir dil' demesinin ne kadar saçma olduğunu haykırırken bizim bu yıllardır verdiğimiz mücadeleyi hatırladım.
Çünkü havuza düşmeden önce şu an Halk TV'de sabah haberleri sunan meslektaşım İsmail Küçükkaya'nın Genel Yayın Yönetmeni, benim de muhabiri olduğum Akşam Gazetesi'nin manşetinde geniş yer bulan W'nin bir hikayesi vardı aklımda.

18 Nisan 2013 yılında benim imzamla 'Dewir Değişti' 7 sütun harflerle manşete çekilen o manşetimizi attığımıza Yerelden Ulusala, Mahalli Basın Lideri ilkesi ile gazeteciliğimizi ortaya koyduğumuz Kuzey Doğu Anadolu Gazetemiz polis tarafından toplatılmış ve hakkımızda açılan onca davalardan biri daha açılmıştı.
Nevruz'u Newroz diye yazdığımız için açılan davanın 7 yıl sonra bizim haklı olduğumuzu ortaya koyan karar ile toplatılan gazetelerimizin matbaamıza geri getirilmesi ardından o dönemin Akşam Gazetesinde atılan o manşet bizim gazetecilik ilkemizi ve direnişimizi de ortaya koyan bir ödül olmuştu.
Evet, yeni bir Nevruz ve Newroz'a geldiğimiz şu günlerde hala 'bilinmeyen dil' olarak tanınan Kürtçe'nin ve Kürt sorununun çözümünün hepimizin elinde olduğunu, bunun içinde bu kamuoyunu temsil eden insanlarla, siyasi parti ve stk'larla temasa geçmek ve yeni bir barış süreci yani Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi helalleşmek bu ülkeye hiçbir şey kayıp ettirmez aksine barış sürecine kolunu değil, başını koyan Erdoğan'ın 2 hatta 21 yıl iktidarda kalması gibi herkese kazandıracağı gibi ülke üzerinde oynanan oyunları bozar ve demokrasinin yerleşmesinin önünü açacağını  anlatan eski bir yazımı bugün yazılmış gibi aynen yayınlamak gerektiğini de düşündüm.
Çünkü yayın grubumuzun amiral gazetesi Mahalli Basın Lideri Kuzey Doğu Anadolu Gazetemizin yayınladığı bir ilanda Nevruz değil, Newroz denmesi ile toplatılmasının çözüm değil, sorun olduğunu ve bu sorunun kardeşliğimize en büyük zararı verdiğini anlatır aşağıda yeniden yayınladığım 'İnat Newrozu' başlıklı yazıyı bir kez daha sizin de okumanızı ve haklı mı, haksız mı olduğumu görmenizi  isterken...
İşte dün yazdığım ama hala bugün gibi duran ve W'ye özgürlük verildiğinde kıyamet kopmayacağı gibi ülkeme barışın, kardeşliğin, eşitliğin ve gerçek demokrasinin geleceğini anlatan o yazım;
İnat NevWroz’u..
Sabah işe gelmek için çıktığımız binada yan yana kalıyor, aynı binaya girerken selamlaşıyor, çıkarken gülümsüyoruz.  
Bizden çok eşlerimiz daha yakın, daha samimi, çocuklarımız birlikte parkta oynuyorlar.
Aynı çatı altında, aynı binada huzur içinde yaşarız, hepimiz bir birimizin güvencesi olarak gece rahat uyur, sabah huzur içinde çıkarız evlerimizden.
Ben, benim gibi yorulan artık kullanmadığım ama satmayıp, hala evimin önünde tuttuğum GAZETECİ isimli arabamı çalıştırırken, onlar selam verip, işlerine giderler.
Bugünde aynı oldu ama bir fark ile..
Ben Newroz için kameramı, fotoğraf makinemi hazırlamış, onlar Nevruz için çelik yeleklerini, coplarını...
Yine aynı gülümseme, yine selamlaşma.
Sanki iki tarafta meydan muharebesine gidiyor gibi hazırlıklı, birazda şüpheli.
Ben gazeteci olarak Newroz'a, onlar polis olarak Nevruz'a..
Yani her zamanki gibi iki tarafta stresli...
Her iki tarafta aynı binada, aynı evlerde kalmış, aynı suyu içmiş, aynı havayı koklamış olsa da.. 
Bahar bayramı NevWroz'a gidiyoruz, gülüp, halay çekeceğimizi düşündüğümüz ama günlerdir yaşanan gerginlikler dolayısıyla neler olacağını, karşı karşıya gelip gelmeyeceğimizi kara kara düşünürken...
Evet her yıl tekrarlanan, halaylarla değil, ölümlerle, yaralanmalarla sona eren bir Newroz'a ya da Nevruz'a daha giderken bu yaşadıklarımız gerçek.
Aynı çatı altında oturur, aynı suyu birlikte içeriz ama gerek gazetecilikte gerek dünya düşüncesinde hep karşı karşıya gelir, çatışır, birimiz hak ararken, birimiz cop atarız.
Çünkü biz birbirimize düşmanca bakanlar, aynı ülkede olduğu gibi aynı binada oturmayı bilir, birlikte yaşamayı seçer, eşlerimizin, çocuklarımızın kaynaşmasına müsaade ederiz...
Birimiz penceremize bayrak asarken, diğerimizin siyasi görüşüne de saygı gösteririz...
Ama her nedense alanlarda, çarşıda, resmi işlerde hep karşı karşıya gelir, o binadaki barışı unutur, kardeş olmayı değil, düşman olmayı seçeriz...
Düşünsenize benim gibi aynı binada olmasanız da, yan komşunuz, aynı dolmuşa bindiğiniz, aynı cafe de çay içtiğiniz, aynı lokantanın tabağından yemek yediğinizin biri polis, biri siz değil misiniz?
Polis olmasa da savcı, hâkim, asker, jandarma, istihbaratçı veya devletin bir memuru değil mi o birlikte yaşamayı seçmiş, aynı evde, aynı binada, aynı ülkede yaşarken yıllardır süren inatlar nedeniyle karşı karşıya geldiğiniz..
İşte size son inat.. 
Biri, 'ben Newroz'u kutlayacağım' dedi, diğeri, 'Hayır Newroz olarak kutlayamazsın, Nevruz de' dedi..
Dünde aynı değil miydi, erken olmazsa da, aynı güne bile izin vermiyorlardı... Ve sonuç meydan muhaberesinde karşı karşıya gelip, kan revan içinde kalıp, yaralanıp, ölüp aynı binaya, aynı eve gelip, aynı suyu içtiğimizi hep unuttuk...
Kim kazanıyor bu yıllardır süren ama çare bulunamayan inatlaşmada, kim kaybediyor bu anlamsız ve de anlaşılmaz inatlaşmada kim?..
Her iki tarafta kayıp etmiyor mu?

arşiv haber/yorumlar 08.03.2014 tarihli haberler/yorumlar tarihli haber/reklamlar

Ardahan'dan Günün En son Haberleri İçin Bizi Takip Etmeye Devam Edin
Ardahan'dan Günün En son Haberleri İçin Bizi Takip Etmeye Devam Edin
Yazarlarimizi okuyor musunuz?
Ardahan'da Günün En son Haberleri İçin Bizi Takip Etmeye Devam Edin  Facebook'ta Paylas
Ardahan'dan Günün En son Haberleri İçin Bizi Takip Etmeye Devam Edin
Yazarlarimizi okuyor musunuz?
Ardahan'dan Günün En son Haberleri İçin Bizi Takip Etmeye Devam Edin
Yazarlarimizi okuyor musunuz?
Ardahan'dan Günün En son Haberleri İçin Bizi Takip Etmeye Devam Edin
Yaziyorsam Sebebi Var/Fakir Yilmaz Kadioglu önde, Çapan Kovaliyor..

 

Fakir Yilmaz Damalli Dr. Bülent Kerimoglu’nun Bakirköy’de açik farkl önde, Kars/Susuzlu Özgen Nama’nin Sancaktepe’de AKP ile olan büyük farki kapatmaya çalistigi İstanbul’da seçimleri kim kazanir sorusunu çok aldigim su sirada asil merak edilen ise yerine kardesini aday gösteren Dr. Gürbüz Çapan’in bu seçim de nasil çikacagidir.. Kurucu Belediye Baskanligini yaptigi Esenyurt’du almak için büyük bir gayret ortaya koyduguna çokta sahit olmadigim Esenyurt’ta Çapan kardeslerin gerek AKP’nin Kürt sorununa bakisi ve Öcalan ile birlikte sürdürdügü sürece kizip CHP’ye yönelen seçmenden, gerek ise iki dönemdir Esenyurt’ta Belediye Baskanligi yapan Kadioglu’na olan tepkiler dolaysiyla alacagi oylar seçimi kazanmalarina yeterlimi bilmem ama AK Parti ve Kadioglu’nun su an önde oldugunu söyleyebilirim.. Buna neden ise kafasi karisik Esenyurt seçmeninin 30 Mart’ta bir degisime yönelik hareket etmedigini görmem ve hala düsündügünü gördügümüzdedir.. Yani hala kararsiz gibi görünen ama Çapanlara yönelik durmadigini söyleyebilecegimiz bu süreçte Esenyurt’ta ki seçimi, ‘Kadioglu önde Çapanlar kovaliyor’ diyebiliriz.. Dr. Gürbüz Çapan destekli Çetin Çapan’in seçimleri almak için kararli bir aday oldugunu gördügümüzü de söyleyebilecegimiz bu süreçte siyasi tecrübesi benden ve Çetin Çapan’dan daha fazla olan Dr. Gürbüz Çapan’in yüz mimiklerinin de bu seçimin çok zor alinabilecegini ortaya koymaktadir.. İstanbul geneli mi? Vallahi Esenyurt’ta oldugu gibi İstanbul genelinde de AKP önde CHP kovaliyor.. **Her yer renkli.. 30 Mart’ta yapilacak olan Mahalli İdareler Seçimlerini kazanmak için büyük mücadele veren partiler, belediye baskan adaylari, belediye meclis üyesi adaylari, muhtarlar ve de muhtar azalar bulunduklari bölgenin yani sira tüm ülkeyi kurtaracak plan ve projelerini ard arda patlatiyorlar. Cadde ve sokaklari bayraklarla, afislerle, pankartlarla süsleyen siyasiler, bununla yetinmeyen basbakanin ‘Gerekirse kapatiriz’ dedigi facebookla, twitter ile bir oy için günün 24 saati pesinde olduklari seçmene ulasmaya çalisiyorlar. AK Parti’nin yine birinci parti çikacagini ileri sürdügü 30 Mart yerel seçimlerini CHP iktidara giden yol olarak görürken, MHP ise bu seçimin AK Parti hükumetinin alacagi basarisizlik dolaysiyla istifa edip, genel seçim karari alacagi bir seçim olarak görüyor. BDP ise bu seçimin özerklige giden bir seçim oldugunu ilan ederken, basta Aksaray ve Ordu’da yasanan saldirilari gösterip, seçmenden oy istiyor.. Basta İstanbul’u olmak üzere 8 vilayette basarili çikmak için çapalayan bu partilerin yani sira kendi adlarina olmasa da gösterdikleri adaylarin isimlerine güvenen ve seçimi kendi adaylarinin kazanacagini umut ediyorlar. Tüm bunlara karsin heyecanin çok olmadigi da önümüzde ki yerel seçimlerin bitimi ardinda Türkiye’nin de yeni bir yol haritasi ile yol alacagini tahmin ederken, özellikle Ardahan’in da komsu oldugu Kafkaslar’da bölgeyi oldugu gibi ülkeyi etkileyecek bir çok olaya gebe gibi.. Evet her yerin renkli oldugu su günlerde Güneydogu’da gelen yeni çatisma haberleri de dikkate alinmasi gereken diger önemli bir konu.. **BDP’nin Hayvancilik Projesi Var mi? 9 Mart’ta yani pazar günü Ardahan’da olacak olan Baris ve Demokrasi Partisi Genel Baskani Selehattin Demirtas yerel seçimler öncesi hitap edecegi Ardahanlilara ne diyecegini merak etmiyor degilim.. Çünkü BDP gibi CHP’nin, MHP’nin toplumun asil sorunlari konusunda ciddi proje ve söylemlerde bulunmadigi için AK Partinin 11 yildir iktidar da oldugunu benim gibi herkes iyi biliyor.. Gerçi BDP Lideri Demirtas’tan bir gün sonra Ardahan’da olacak CHP Lideri Kiliçdaroglu yeni yeni mazot’u ucuzlandiracagini, çay borsasini kuracagini söylemeye basladi. Ki Ardahan’a geldiginde ise Hayvan Borsasi kuracaklarin söyleyecegini simdiden his ederken, asil merak ettigim oyunun büyük bölümünü tarim ve hayvancilikla yapan Dogu ve Güneydogu’da alan Baris ve Demokrasi Partisi’nin bu yönde bir projesinin olup olmadigidir.. Basta Kürt sorunu, İnsan Haklari gibi önemli ögeleri ön plana alan BDP’nin bunlarin asil diger bir çözümünün ekonominin kalkinmasi ve insanlari yasam alanlarini refaha dönüstürecek ekonomik projeler oldugunu ya hala çözememis, ya da varda yeterince kamuoyuna ve seçmenine anlatamamistir.. Evet pazar günü Demirtas’in, pazartesinin Kiliçdaroglu’nun gelecegi Gürcistan ve Ermenistan’a komsu, Serhat Vilayet, 75 plakali, 5 İlçeli, 237 köylü, İki Gümrük Kapisi olmasina karsin ithalat, ihracatin yapilmadigi, hayvanciligin gelir kapisi olmaktan çiktigi, yurtsuz üniversitesi olan sinir kenti Ardahan’in ve diger 80 vilayetin kalkinmasi için BDP’nin bir projesi var mi, varsa nerede? fakiryilmaz323@hotmail.com-0.5353 418 32 58

Yazarlarimizi okuyor musunuz?
Ardahan'dan Günün En son Haberleri İçin Bizi Takip Etmeye Devam Edin
KADINCA/Selmi Yilmaz Demirtas’in Mesajlari..

 

Selmi Yilmaz Gazeteci Fakir Yilmaz’in ‘BDP’nin Hayvancilik Projesi Var mi?’ baslikli yazisi ardindan Ardahan’a gelen Baris ve Demokrasi Partisi’nin Genel Baskani Selehattin Demirtas’i dinlerken Gazeteci Fakir Yilmaz’in Ardahan’da verdigi mesaji aldigini görüyordum. Çünkü Demirtas’in Ardahan ve Göle’de yaptigi konusmalarinin büyük bölümü hayvancilik basta olmak üzrer yerel sorunlar üzerindeydi.. Demirtas’in Ardahan’a gelmeden önce nasil bir mesaj vermesi gerektigini önceden not ettigini de görmemiz gerek bizlri, gerek ise kendisini dinlemeye gelenleri bir hayli etkiledi. Bunu da sagcisi, solcusu demeden herkestem alkis almasinda anliyorduk.. Evet, Ardahan’da yarisan partilerin basinda gelen BDP’nin Genel Baskani Selahattin Demirtas’in Ardahan ziyareti Ardahanlilardan tam not almistir diyebiliriz.. Daha önce yasanan tatsiz olaylardan ders alan Ardahanlinin kendisine verdigi destekte ayri bir diger önemli ayrintiydi.. Çünkü BDP Liderini ziyarete gelenler arasinda sadece BDP’liler degil, hemen her Ardahanli vardi. Bunu gören Demirtas’in konusmasini yaparken büyük bir önemle herkese hitap eden mesajlar vermesi ise bunun isaretiydi. Ardahan ve Göle’de alanlari dolduranlarin alkislarindan anlasilan en önemli konu ise bu ülkenin insanlarinin baristan yana oldugunu da görüyorduk. Çünkü barisin, kardesligin demokrasinin gerçek anlami oldugunu anliyordu, BDP Genel Baskanina gösterilen büyük ilgiye bakarak.. **DSP ve CHP: Kayip Etmek.. ‘BDP Genel Baskani Selahattin Demirtas’in Ardahan’a gelecegi gün DSP ve CHP’den neden bahsedersin?’ diyenleriniz olabilir.. Belki d e bu soruyu sormakla da hakli da olabilirsiniz.. Ama BDP’nin de DSP’nin, CHP’nin de bir birine benzeyen ve en azinda demokrat, sosyal dediklerini ve de tam olmasa da sol tabakaya hitap ettiklerini bildigimden dolayi özelikle bugün böyle bir yazi yazmak istedim. Çünkü; ‘BDP ve HDP’nin el birligi yaparak gittigi 30 Mart Yerel Seçimlerine DSP ve CHP niye gitmez?’ diye bir soru sorma ihtiyaci duydugumu anlamissinizdir.. Buna neden ise Ardahan’da oldugu gibi ülke genelinde solda yasanan parçalanmisliktir.. CHP’nin büyük benim, DSPnin dürüst benim, BDP-HDP ben Baris ve Kardesligim dedigi bir süreçte sol oylarinda üçe bölündügünü hepimiz biliyor, hepimiz üzülüyoruz.. Bu nedenle DSP ve CHP: Kayip etmek dedim.. **Kadin Gün Gördümü kü Toprak ve su olamayan vazolara konulan çiçekler gibi süs olsun denilerek partilerin listesine konulan kadinlar günü kutlu olsun.. Es Baskan denilip, siyasilerin yaninda çanta gibi tasinan, dogru dürüst söz verilmeyen kadinlar günü kutlu olsun.. ‘Yaptik, Bitti’ denilerek, acele kutlanan kadinlar günü simdiden kutlu olsun.. Erkekleri kahvelerde fanti oynarken, omuzunda çakil düsmeyen kadinlar günü kutlu olsun.. Esi kravati takip, kendisini disari atigi o ise sabah çel çocuk, gün boyu ev, bas, is diye çirpinirken tükenen kadinlar günü kutlu olsun.. Tüccar efendinin hayvanlarinin ahirini silip, süpüren, -30’larda sepetle çocuklari gibi baktigi hayvanlara ot tasiyan köylü kadinin günüde kutlu, yetmez birde mutlu olsun olsun.. Siyasi liderlerin, maç izleyen, her hangi bir konuya kizan erkeklerin küfürler basip, hakaret ettikleri kadinlarin günü kutlu olsun.. Gün görmeyen, hep ikinci sinif görülen kadinlar günü kutlu olsun.. Kamuda, cadde ve sokakta ‘Of bee’ diye bakilan kadinlar günü kutlu olsun.. İs hayatinda erkeklerin önüne geçildiginde elli kulp takilan kadinlar günü kutlu olsun.. Olsun da gün görmemis diye analari tarafindan agit yakilan hangi kadinlar günü kutlu olsun.. Yoksa insan diye bakilip, saygi duyulan, kagit üzerin de degil gerçek anlamda kadin erkek esitligini tam anlamiyla uygulanan medeni dünyada ki günden mi bahsediyoruz..

ARTIK KENDİMİ DİNLEYECEGİM

Osman Kamaci  Kimi zaman hiç alakasiz bir konuya takilir, neden, nasil, niçin gibi soru ekli kelimeler üzerinde gelgit'ler yasariz. Bazen ön yargilarimizla sonuca gitmeye çalisir, bazen de somut cevaplara ulasmak için kafa patlatiriz, gömüldügümüz kaynaklari sayfa sayfa karistirirken... Bellegimize pompalanan soru kaynakli konular hakkinda fikri kirintilarimiz olsa bile yetinmez, ögrenme dürtülerimize teslim oluruz, merakimizi bertaraf etmek adina. Bu tanimlama kaçimizi anlatiyor bilemem. Ancak beni tarif ettigi muhakkaktir. Çünkü bir süredir böyle bir ruh hali içindeyim ve kafamda olusan onlarca soru isaretiyle çapa çevre isgal edilmis durumdayim. Takinti haline getirmis oldugum bunca aykiri çeliski karsisinda pusulayi sasirmis, saglikli düsünmekten uzaklasarak menzilin disina çikmis gibiyim. Çabaliyor, çalisiyorum ancak, içine düstügüm bu girdaptan kurtulmanin en kestirme güzergâhi nedir, bulamiyorum. Bütün bunlarin mutlaka mantikli bir açiklamasi olabilecegine inanmak için her seyi yapiyorum, buna ragmen bir adim öteye gidemiyor, içine düstügüm bu kisir döngünün dislileri arasinda ezilmekten kurtulamiyorum. Beni bu karamsar tablonun içine iten ve mengeneye çekilmis gibi geren o kadar çok neden var ki, hangisinden nasil baslayacagimi bile bilemiyorum. İste bunun için diyorum ki, yukarida anlatmaya çalistigim betimleme beni en iyi anlatan özettir. Nasil mi? Şöyle ki, kimi insanlarin yasam biçimi haline getirdigi ahlaksizliklari ve kisilikleriyle bütünlesen yüzsüzlükleri algilamakta güçlük çekiyor, anlamlandirarak bir yere Osman Kamaci koymayi bir türlü basaramiyorum. Beni bu kadar çaresiz, bu kadar kavrama yetilerimden soyutlayan, asla bilim ve bilimsellik gibi kültürel meseleler degildir. Mesela bilim ve teknoloji alanlarinda yasanan gelismelerin bugün geldigi son nokta ve bu noktanin bizde uyandirdigi saskinlik degildir beni çaresiz kilan. Veya süper güç olarak kabul ettigimiz ülkelerin yasadigimiz Dünya ile yetinmeyip, baska gezegenlerde yasam kosullarini arastirmak için ayirdiklari yüzlerce milyar dolarlik bütçeler falan da degil, beni hayrete düsüren... Beni endiseye gark eden sey, sürüklenmekte oldugumuz karanlik dehlizler ve her geçen gün biraz daha uzaklastigimiz insani degerlerimizdir. Sagduyulu yurttas tepkisi oldugu düsünülse bile, sanki bir önemi varmis gibi, neyin dogru neyin yanlis oldugunu anlamaya çalisiyorum. Bazen kendi kendime soruyorum. _Bu kadar karamsar, bu kadar evham ve teslimiyetçi durus dogrumu... Diye... Ve kendi soruma içimdeki ben cevap veriyor. _Biraz fazla abartiyorsun. Bak göreceksin, bütün olup bitenleri zamanla yadirgamayacak, sende alisacaksin, diger insanlarin alistigi gibi... Diyor ve bir de azarliyor. Artik tahammül edemiyor ve içimdeki diger yanima hiddetle soruyorum? _ Gerçekten yapilan ahlaksizliklarin, sinir tanimayan yolsuzluklarin, hak, hukuk ve adalet duygusundan nasiplenmemislerin kurdugu bu sisteme alisacagimi mi saniyorsun? Madem öyle, neden bana bir yol gösteremiyorsun? Diyorum... Çit yok. İçimdeki ben ne söylerse söylesin, sorun gerçek ben kaynakli degil. Neden mi? Çünkü ne psikolojik, ne ahlaki, ne algi eksikligi, ne de sosyal anlamda bir sikintinin izlerini tasiyor, gerçek olan ben... Kabullenmekte zorlandigim bu sikintilarin altinda yatan nedenlerin kisisel olmadigini ben de biliyorum, diger yanimda biliyor. İçimdeki diger yanim ne düsünürse düsünsün, artik alinganliktan siyriliyor ve haykiriyorum. Bu ülkede talanlar var. Bu ülkede yolsuzluklar var. Bu ülkede adaletsizlikler ve çürümüslükler var. Ve içimdeki diger yanimi yerle bir ediyor, yine haykiriyorum ki, artik seni tanimiyor, dinlemiyorum. Bir daha asla teslimiyetçi ve pasifize bir kisiligi dayatarak, önüme barikat kurmana müsaade etmeyecegim. Bütün gerçekler ayyuka çikmis, kimin hangi köse baslarini tuttugu ortadayken, bireysel refleksimle haykiracak, yolsuzluk yapanlari, hirssizlik yapanlari, hukuksuzlugu hâkim kilmaya çalisanlari ifsa etmemi engelleyemeyeceksin. Ve sen sus artik, bunda böyle gerçek ben konusacagim... Neyi konusacagimi mi merak ediyorsun? O zaman aç kulagini iyi dinle. Önce Balyoz davasini, sirasiyla Ergenekon, Kürtaj, Dershaneler, Ucube heykel, Uludere, Rabia, Baskanlik sistemi, İçki yasagi, Topçu kislasi, üniversitelerde evlilik, Çapulcu, Ayyas, Kizli erkekli evler, Gezi, Zor tutulan %50, Dindar nesil, Milli içkimiz ayran, Paralel devlet, muhtemelen ÖSO' ya silah tasiyan tirlar ve en son dün gece internet ortamina düsen ve Basbakan Recep Tayyip Erdogan ile oglu Necmettin Bilal Erdogan ait oldugu iddia edilen konusmalar. Bütün bunlari tek tek anlatacagim ve artik sen bana engel olamayacaksin.

Yazarlarimizi okuyor musunuz?



Kaynak: e-gazete ardahan

Editör: ARDAHAN VE İLÇELERİNDEN HABERLER

Bu haber 281 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
YUKARI